17 Mart 2020 Salı

Sanki


Sanki içine aniden bir his gelir ya durup dururken öyle bir şeydi bu. Salonda oturmuş kahve içiyordu, sütsüz, şekersiz her zamanki gibi. Pencerenin dışlında bir hayat vardı, insanlar koşturuyor, kuşlar uçuyordu. Göç mevsimi yaklaştı havalar soğuyor, siz de terk edin bizi güzel olan ne varsa gitsin. Kalalım burda tek başımıza diye söylendi. Bir an gözlerini kapattı gökyüzündeki kuşlar gibi özgür olmayı diledi, başını alıp gitmeyi, bambaşka bir zamanda bambaşka bir yerde sıfırdan başlamayı diledi. Ne olduysa işte o anda oldu. İç içe geçmiş binlerce anın toplamı o an. Telefon çaldığında hala gözleri kapalıydı, uçmayı hayal ediyordu, sonsuzluğa doğru kanat çırpmayı. Hayırdır diyerek telefona koştu.
“Hacer Hanım’la görüşecektim.”
“Buyrun benim. Siz kimsiniz.”
“Ben Özel Salı Hastanesinden arıyorum efendim. Serdar Güzelyurt’un yakını mısınız acaba?”
“Evet eşim olur kendisi. Ne oldu iyi mi?”
“Nasıl söylenir bilmiyorum.”
“Direk söyleyin ne söyleyecekseniz. Dolandırmadan.”
“Sabaha karşı hastanemize getirmişler. Geldiğinde bilinci kapalıydı. Acilde ilk müdahalesi yapıldı.”
“Ne olmuş, kaza mı geçirmiş, şimdi nasıl?”
“Bilmiyorum efendim. Kaza bulgusuna rastlamadık, bilinci yerinde değildi geldiğinde ama sabah kendine geldi. Şeyy. Sorun şu ki kendisi hiçbir şey hatırlamıyor.”
“Nasıl.”
“Buraya gelebilirseniz detayları görüşebiliriz.”
“Tamam.”
Hacer telefonu kapattıktan bir süre sonra elinde telefon camdan bakmaya devam etti. Kocası hiçbir şey hatırlamıyordu demek. Ne olmuştu acaba, gece eve gelmediğini hatırladı birden. Ondan önceki gece de gelmemişti. Alışmıştı bu duruma nicedir sorgulamıyordu artık nerde olduğunu. Sehpada duran düğün fotoğraflarına kaydı gözü. Bunu toplamayı unutmuştu demek, gözünden kaçmış demek. Stüdyoda çekilmiş arka fonda yanan bir şömine var. O koltukta oturmuş, yüzünde koca bir gülümseme, Serdar arkasında ayakta, eli karısının omzunda. Eller birleşmiş, suratlar mutlu. Klasik düğün fotoğrafı, gülen yüzler. Peki ya sonra. Güzel bir düğün, pahalı son moda gelinlik, pırlanta takılar mutlu bir evlilik için yeterli miydi? Tek kişilik yalnızlıkla baş edemezken bunca sene iki kişilik yalnızlıkla nasıl başa çıkmıştı. Yavaşça sehpaya doğru yürüdü ve çerçeveyi eline alarak içinden fotoğrafı çıkardı. Tek hamlede paramparça yaptı. Tek bir damla gözyaşı bile akmadı. Yatak odasına gitti, dolaptan valizi çıkardı ve eşyalarını yerleştirdi itinayla. İşi bitince son kez baktı odaya ve yürüdü. Yirmi yıl önce tek bir valizle geldiği bu evden yirmi yıl sonra yine tek bir valizle ayrılıyordu. Kapının dışında durdu, derin bir nefes aldı. Üzerinden geçen kuş sürüsüne baktı. Kuşlar uçuyordu, yüzünü gülümseme kapladı uzun bir süre sonra. Arabasına bindi. Özgürlüğe doğru sürdü direksiyonu. Nasılsa hatırlamıyordu olanları, tekrar hatırlamanın anlamı yok diye geçirdi içinden kuşlarla birlikte yol alırken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder