04:00 kitabı 2012 yılında yazılmış ve yazarın üçüncü kitabı. Kiyapta kaos anlatılıyor kısaca. Toplumsal hafıza dediğimiz olgunun var olup olmadığı, gittikçe mutsuzlaşan toplumda başlarının mutsuzluğunun bizi etkileyip etkilemediği konusuna kafa yormuş yazar. Son zamanlarda toplum olarak değişim süreci yaşıyoruz sanki bir şekilde toplumsal hafızamız bir şekilde silinerek yeni ve hiç alışık olmadığımız bir hayat tarzı bize dayattırılmaya çalışıyor. Sürekli önünden geçtiğimiz, varlığını kanıksadığımız, anılarımızın ana mekanı olan yapılar elden çıkarılıp hızla avm oluyor. Hayat değişiyor, dünya değişiyor yeni yapılan gökdelenler ve avmler bize yepyeni ve lüks bir hayat vadediyor. Siz herşeyin daha iyisine layıksınız bu aralar reklamlarda en çok duyduğumuz slogan. Sürekli tüketime övgüler düzülüyor. Daha çok tüket, daha çok harca, daha lüks evde otur, daha büyük arabaya bin daha daha daha.... Sonrası mı borçları ödemek için daha çok çalış. Çalışmaktan hiçbirşeye vakit bulama hayatı kaçır. Hayat son hızla akıp giderken elimizde kalan tek şey bıkkınlık mutsuzluk. Şehir gittide gökdelenlere boğulurken biz de kendi mutsuzluğumuzda boğuluyoruz. Hayatın anlamını bulabilmek için de yeni yollar bulmaya çalışıyoruz. Kitap oldukça karamsar bir havaya sahip. Ama karamsar diye kitabı okumaktan çekinmeyin şu an yaşadığımız hayatı çok güzel özetliyor.
Kitabın en çok beğendiğim bence en can alıcısı cümlesini yazmak istiyorum " Üç çeşit insan vardır. Birincisi, önüne karanlık bir kuyu çıktığında kafasını çeviren, çok geçmeden de bir kuyu gördüğünü unutanlardır. İkincisi, önüne karanlık bir kuyu çıktığında içine düşüp bir daha çıkmayanlardır. Ve üçüncüsü de, önüne karanlık bir kuyu çıktığında bellerine kadar sarkıp içine bakanlar, ışık tutup dibini aydınlatmaya, belki aşağıda birisi vardır diye ip sarkıtmaya çalışanlardır."
Bu kitap beni yeni ve çok farklı bir yazarla tanıştırdırdı. Yazarın diğer kitaplarını şipariş verdim bile. Eğer siz de farklı bir kalem okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre.