Yeni yıla çok da umutlar bağlamamak lazım aslında. Neticede sadece bir takvim günü değişiyor. Mantıken 31 Aralık ile 1 Ocak arasında bir fark yok. Farkı yaratan bizi algımız. Sanki yeni yıla girince tüm hayatımız değişecek, çok zengin olacağız, kilolarımızı vereceğiz, tüm isteklerimiz gerçek olacak gibi anlamlar yüklüyoruz. Oysaki 2 Ocak gibi tüm pırıltılar sökülüyor, makyajlarımız siliniyor, eski sıradan hayatlarımıza geri dönüyoruz. Tüm bunlara rağmen eski yıla bir göz atma yeni yıl için hedefler koyma açısından güzel zamanlar.
2017 benim için birçok anlamda çok zorlu bir yıl oldu. 10 yıldır beni esir eden işimi bıraktım, ülke değiştirdim, yarım yamalak bildiğim dille kendime yeni bir hayat kurmaya çalıştım, 35 yaşına girdim. Birçok şeye sıfırdan başladım, doğru bildiklerimin yanlış olduğunu öğrendim, hayatta en büyük önceliğimin kendim olduğunu öğrendim. Cesaret etmenin, korkuna rağmen yola devam etmenin yollarını araştırdım. Sen değiştirmek istersen hayatın seni değişmeye zorladığını gördüm. Ama en önemli öğrentim kendim olunca çok güzel olduğumdu. Bazen dik yamaçlara tırmandım, bazen uçurumdan düştüm, kanadım, ağladım, güldüm ve yeni bir yıl başlarken en büyük tememnim çıktığım keşif yolculuğunda kendim olabilmek ve yola kendim olarak devam edebilmek. Tek ihtiyacım sağlık, huzur, aşk, tutku, cesaret, masallar, ilerlemek. Eh para da olsa fena olmaz 😉
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder