3 Mart 2020 Salı

Evlilik


              Ayşe geçen gece yaşadıklarının kötü bir rüya olmasını dileyerek uyandı. Yavaşça gözlerini açtı, korkarak sol elini havaya kaldırarak göz hizasına getirdi ve birden gözlerine açtı. İşte oradaydı, tam karşısında. Nasıl da parlıyordu, göz alıcıydı doğrusu. Hayal kırıklığıyla elini rastgele yatağa doğru bıraktı. “Nasıl da evet dedim inanamıyorum. Ama hepsi Burcu cadolozunun yüzünden bir de en iyi arkadaşım olacak güya. Kalabalığın içinde punduna getirdi onun sayesinde evlenme teklifini. Benim müdürüm. Eren’in müdürü, ailelerimiz, arkadaşlarımız herkes ordaydı. Nasıl hayır diyebilirdim ki. Ah Burcu seni bir yakalarsam. Hepsi senin suçun. Aileler de girdi işin içine. Off şimdi ben nasıl söyleyeceğim istemediğimi.” Söylenerek yataktan çıktı çıkmasına ama yatağa yatıp kaybolmak istiyordu. Telefonun çalmasıyla hayallerinden sıyrılarak gerçek dünyaya döndü.
              “Aşkım günaydın. Yatakta mısın, uykucu seni. Nasıl da severmiş benim aşkım uykuyu. Canım benim dün gece hiç uyuyamadım heyecandan. Sen de durumlar nasıl. Çok işimiz var bugün. Ben müdürle konuştum bugün erken çıkacağız tamam mı? Bir an önce başlamamız lazım düğün hazırlıklarına. Şimdi ilk önce gelinlikçilere gitmemiz lazım. Şöyle bol dantelli, uzun kuyruklu, kabarık, kat kat olsun diyorum ben. İşleme de olsun tabii. Daha kına gecesi var. Şimdi düğünlerde iki üç tane gelinlik değiştirmek moda. O da balık modeli olsun senin vücuduna tam gider. Saçını da topuz yaparız. Güzel yüzün ortaya çıkar.”
               “Eren.” Diyerek birkaç kez araya girmeye çalışsa da başarılı olamadı. Adam iki dakikada tüm gelinlik modellerini, mağazalarını saymıştı bile. Zor da olsa ondan kurtularak telefonu kapattı. Hızlıca hazırlanarak işe doğru yola koyuldu.
              İşe gittiğinde kimseye görünmeden özellikle de Eren’e görünmemeye çalışarak direk masasına gitti ve kafasını bilgisayara gömerek çalışmaya başladı. Ama çalışması pek mümkün olmadı. Telefon çalıyordu. Ekranda onun adını görünce yüzünü buruşturdu.
              “Benim müstakbel nişanlım nasılmış bakalım.”
              “Ölüyorum.”
              “Heyecandan tabi di mi. Ben de hiç uyuyamadım heyecandan aşkım benim. “
              “Aşkım demesek artık. Hiç hoşlanmıyorum biliyorsun. ”
              “Tamam aşkım. Ne diyeyim ne diyeyim.”
              “Eren benim seninle ciddi bir şey konuşmam lazım. Öğlen müsait misin buluşalım mı?”
              “Ne konuşacaksın aşkım şimdi söyle.              Yoksa hamile misin, baba mı oluyorum. Allah biliyordum işte biliyordum. Dün gece o yüzden o kadar durgundun demek. Aşkım benim ya inşallah kız olur inşallah. Senin gibi güzel olsun. Off hemen bu haberi herkese vermem lazım. Baba oluyorum, baba oluyorum. Bundan daha güzel haber olmaz. “
              “Eren, Eren dinle beni Eren.” Ne kadar uğraşsa da sesini duyuramadı. Of ben ne yapacağım şimdi ahh diye sinirle fırlattı telefonu. Kafasını öne eğmiş düşünürken yukarıdan gelen seslerle irkildi.
              “Oo Ayşe bu güzel haberi neden bizden saklıyorsun. Hem düğün hem bebek yakında desene, kızım sen var ya çok fenasın, bir de arkadaş olacaz, bizden bile sakladın inanmıyorum sana, neyse hayırlı olsun, bak bebek kız olursa adını ancak Burcu koyarsanız seni affederim yoksa hayatta affetmem, kızım ben senin en iyi arkadaşın değil miyim benden bile sakladın yuh.”
              Kafasını yavaşça kaldırdı, tüm ekip arkadaşları tepesine dikilmiş hem haberi kendilerinden gizlediği için kızıyor hem de tebrik ediyordu. Of Eren of diye bağırmak istedi ama iyi insan bu kendisinden önce aşkım diyen sesini yankılandı kulaklarında.
              “Aşkım”
              “Eren, ne işin var burda.”
              “Sen beni dünyanın en mutlu insanı yaptın, ben de sana sürpriz yapmaya geldim. İyi yapmamış mıyım? Bunlar senin için.    “Elindeki kırmızı gülleri uzatırken Ayşe içinden çığlıklar atarak çiçekleri kafasına geçirmemek için zor tuttu kendini.
              “Kırmızı gülden nefret ettiğimi biliyorsun.”
              “Aşkım benim nasıl da güzel. Canın tatlı, tuzlu, ekşi hangisini çekiyor. Hadi söyle gidip hemen alayım. Sen söyle yeter ki ben hemen yetiştiririm aşkıma. “Tüm ekip başlarına toplanmış meraklı gözlerle onları izlerken müdürleri geldi yanına. Onları tebrik edip işine geri dönmesiyle herkes masasına dönüp çalışmaya kaldığı yerden devam etti. Ayşe evlenmek istemediğini açıklayamadığı gibi bir de hamilelik meselesi çıkmıştı durduk yerde. Öğlene doğru tekrar telefonu çaldı.
              “Aşkım.”
              “Ne var Eren. Hani bana aşkım demeyecektin.”
              “Pardon aşkım. Canın ne çekiyor söyle. Hadi seni yemeğe götüreyim. Bizim ekip, sizin ekip hep birlikte kutlama yemeğine çıkalım ne dersin. Arkadaşlar o kadar istediler ayıp olmasın şimdi. Güzel günümüzde yanımızda olmak istiyorlar işte. Ben birazdan geliyorum merak etme zaten hep birlikte olacağız.”
              Yemek boyu Eren anlattı da anlattı. Gelecek planlarında, çocuklarının doğum şeklinden, gideceği okuldan, hafta sonları hangi aktiviteye gideceğine kadar hepsine karar vermişti. Düğün planları da hazırdı. Düğünün olacağı mekânı tutmuştu bile. Günü çok önceden almış, davetiyeleri baskıya vermişti.  Oturacakları ev belliydi zaten, kocaman evi vardı. “Hem annemlerin alt katı annem bakar bebeğimize ne güzel bakıcı derdi de yok. Çok şanslısın valla. Hemen ikinciyi de yaparız. Sonra ara vermeden üçüncü. Beraber büyüsünler.” O anlattı Ayşe şişti adam bir türlü susmak bilmiyordu. Ellerinin titremeye başladığını sol gözünün seyirdiğini hissediyordu. Midesinden boğazına doğru öfke dalgası büyüyerek yukarı doğru çıkıyordu. Herkes sakince yemeğini yerken Eren anlatmaya devam ediyordu. “Kız olacak benim bebişim adı da Muazzez olacak tıpkı babaannesi gibi.” Bu sözler bardağı taşıran son damla olmuştu. Elindeki su dolu bardağı karşısında oturan nişanlısına doğru fırlatırken bağırmaya başladı.
              “Yeter. Yeter artık. Bir sus adam bir sus Allah aşkına bir sus. Yeter.”
              “Aşkım.”
              “Aşkım deme bana. Sabahtan beri seninle konuşmaya çalışıyorum. Beni dinlemiyorsun ki. Bır bır bır ancak konuşuyorsun. Sus bir adam sus. Ben hamile değilim ayrıca seninle evlenmek de istemiyorum anladım mı beni. İstemiyorum seni. Çık git hayatımdan çık git. Sana katlanamıyorum, senden tiksiniyorum anladın mı beni. Beni dinlemiyorsun bile. Ortalığı velveleye verdin.”
              “Aşkım otur sen sinirlenme bebeğe zarar gelmesin aman.”
              “Hala bebek diyor ya hala bebek diyor. Bebek falan yok. Sen uydurdun bebek diye hamile değilim ben. Al bu yüzüğü sana katlanabilen birine verirsin ama o kişi ben değilim.” Yüzüğü sertçe parmağından çıkararak Eren’e doğru fırlattı.
              “Heyecandan bunların hepsi heyecandan. Şimdi hamile ya o heyecanlı tabi. Normal. Çok normal. Hepsi üst üste geldi. Düzelir ama. “ diyerek Ayşe’nin peşinden aşkım diyerek koşmaya başladı.

             


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder