3 Ocak 2020 Cuma

Meğer


              Meğer ne kadar safmışım bunca zamandır gerçekleri görmemek için gösterdiğim tüm çaba boşunaymış diye düşünüyordu Aylin kapıyı çarpıp arkasına bile bakmadan evden koçarcasına uzaklaşırken. Gözlerinden akan yaşlar hızlıca yağmurla birleşirken o da geri dönmemek için kalbiyle mücadele ediyordu. İçinden sürekli hadi, bir adım daha, bir adım daha, hızlı ol, sakın arkana bakma diye söyleniyordu. Evden iyice uzaklaştığına kanaat getirince durup nefes aldı. Derin bir nefes arkasından bir kez daha. Hızlı yürümeye alışık olmayan vücudu özellikle bacakları yorgunluktan bitap düşmüştü. Evi terk etmişti peki ya bundan sonrası ne olacaktı. Nereye gidecekti, ne yapacaktı. Bir plan yapmamıştı. İlk defa durumun ağırlığı üzerine doğru gelmeye başladı. İdrak etti yavaşça artık o yoktu, yıllarca annelik yapmak zorunda kaldığı, büyütmek için çaba gösterdiği o yoktu hayatında. Adını anmak istemiyordu. Bir karar vermişti ve şimdi sonuçlarına katlanması gerekiyordu. Ne olursa olsun geri dönmeyecekti. Geri dönmeyi düşünmeyecekti bile. Karar vermişti, kesindi kararı. Peki öyleyse içindeki bu sıkıntı da neyin nesiydi.

              Yağmur daha da hızlandı, şimdi rüzgâr da ona eşlik ediyordu. Üşümeye başlamıştı. Ellerini cebine sokarak yürümeye başladı. Üzerindeki cekete sıkı sıkıya sarılarak biraz olsun ısınmayı umut ederek adımlarını hızlandırdı. O şimdi burada olsaydı beni ısıtırdı diye geçirse de içinden hemen onunla ilgili düşüncelerini kovaladı zihninden. Hayır onu düşünmeyeceğim, onu düşünmeyeceğim, geride kaldı o, düşünme, sakın düşünme. Ama ne kadar onun düşünmek istemese de zihni sürekli beraber oldukları zamanlara ait eski anılarını getiriyordu aklına. Kış günü, yerler karla kaplı, yılbaşı öncesi çıkmayı planladıkları tatile gidememiş, evde mahsur kalmışlardı. Tüm hafta sonunu kavga ederek geçirdiklerini hatırladı. Bencilsin, hep kendini düşünüyorsun, ben mi bencilim, senin için izin aldım, tatil ayarladım, tüm planları ben yaptım, karı da ben yağdırdım, o da benim suçum, gitmek istememiştin zaten bak gidemiyoruz, kaldık bu evde yine, bu evde yaşamaktan bıktım usandım, her yerde sen varsın, ben bu evin neresindeyim, başlama yine, neye başlamayayım neye, bana ait bu evde ne var söylesene, ne var, hiçbir iz yok bana ait, şurdaki buzdolabı süsünden farkım yok, hiç kimse varlığımı fark etmiyor bile, yeter artık, bıktım, asıl ben bıktım. Belki de o gün karar vermişti gitmeye, tüm yaşananları geride bırakıp yeni bir hayata adım atması gerektiğini o zaman anlamıştı. Kendime ait bir hayatım olsun diye attığı adımların sonucunda buradaydı işte. Buz gibi soğukta yağmur altında yapayalnız yürüyordu. Yeni hayatına doğru ilk adımlarını atarken geri bıraktıklarını düşünüyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder