7 Temmuz 2020 Salı

Eski Fotoğraflar


              Hale yatağın hemen yanı başındaki çekmecelerden başladı işe. Çıldırmışçasına en üstten en alta doğru giderek içlerinde ne varsa hepsini döktü yere. Bu kadar eşyayı tekrardan kimin toplayacağını düşünmeden atarken sadece fotoğrafları yatağın üstüne doğru fırlattı. Odanın ortasında dağ gibi büyüyen eşyalara aldırış etmeden gardıroba geçti. En üst raftaki fotoğrafların olduğu kutuyu çıkardı yatağa doğru attı. Karton kutunun kapağı fırlatmanın hızıyla birlikte cama doğru fırlarken yerlerinde duramayan birkaç fotoğraf da gün yüzüne çıkmıştı bile. Özellikle bunca yıldır özenle saklanmasına rağmen unutulmuş, kenarları kıvrılmış çok eskilere ait anılar barındıran ikisi kadının dikkatini çekmeyi başardı. Yavaşça yatağın kenarına oturarak her ikisini de eline aldı. İlkinde gencecik hali karşıladı onu. On beşinci yaş gününe ait bir resim. Çarpık dişleri henüz düzeltilmemiş, saçlar simsiyah, kaşlara el değmemiş, teni ise güneş kreminin henüz icat edilmediğini kanıtlarcasına kararmış. Yüzünde hüzünlü bir gülümseme. Babası tarafından terk edilmiş genç kızın bastıramadığı hüznü. Daha fazla bakmak istemiyordu eski haline. Çok zaman geçmişti üzerinden. Babasına olan kızgınlığı bile zamana yenik düşmüştü. Hangi kin sonsuza kadar güdülebilirdi ki eninde sonunda bitmesi gerekiyordu. 

Elindeki ikinci fotoğrafa geçti. Üniversite mezuniyeti. Sırtında cübbe, avukat olmuş. Gururlu. Kendini bekleyen hayattan bihaber. Kozasından çıkmaya korkan ürkek bir kelebek o zamanlar. Saçlar tam olarak sararmasa da rengi açılmış, kaşlar dönemin modasına uygun olarak incecik. Off diye sesli nefes verdi elindekileri fırlatıp atarken. Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı. Off hemen ananem gibi konuşma, bit pazarıymış falan filan, ne var sanki senin ondan farkın var mı şu haline bak yapayalnız eski fotoğraflar içinde ne arıyorsun bu saatte, çekmeceleri boşaltmak işe yaradı mı, giden sevgilini geri getirdi mi, onunla çekilmiş fotoğraflarını yanlış yerde aramıyor musun sence, hepsi telefonundadır kesin tek tuşla sil at, bu kadar kolay, peki bunları o kadar kolay değil mi geçmişten kurtulmak.
              Tutmaya çalıştığı iki damla gözyaşı yanaklarından aşağı doğru süzülürken telefonu açtı ve fotoğraflara bakmaya başladı. Çoğunluğu Serkan oluşturuyordu. Tatilde, evde, arabada, plajda, yatakta, yanak yanağa, el ele çekilmiş farklı açılardan binlerce poz. Nerde o eskinin otuz altılık pozları nerde şimdininkiler diye sayıkladı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder