Ali’nin bu aralar sabah
kalkar kalmaz yaptığı ilk iş laptopunu açıp posta kutusuna bakmak oluyordu. Kanada’ya
göçmenlik başvurusu yapmış büyük bir merak ve heyecanla sonucu bekliyordu. Yeni bir hayata adım atıp geçmişine sünger
çekmeyi çok istiyordu. Şu sıralar
kiminle konuşsa aynı şeyi duyuyordu “buralardan kaçıp gitmek lazım”, “artık bu
ülkede yaşanmaz gitmek istiyorum”, “nolacak bu ülkenin hali, benim geleceğe dair
bir umudum kalmadı, kaçıp gitsek mi acaba?”
Ali çok uzun süre düşünmüştü gitmeyi, günler geceler boyunca planlar
yapmıştı. Nereye gitmekli, hangi ülke daha çok göçmen alıyor, şartlar
hangisinde daha iyi, hangisine daha kolay uyum sağlanır, ırkçılık hangisinde
daha az, bu gibi konular üzerinde epey kafa yormuş, en son Kanada’da karar
kılmıştı. En çok Kanada’da rahat edeceğine inanıyordu.
Neden gitmek
istiyorsun? Arkadaşlarından en çok duyduğu cümle buydu. En son Ersin’le bu
yüzden yaptığı kavgayı unutamıyordu. Ersin onun hem en yakın arkadaşıydı, hem
sevgilisiydi, en zor günlerinde hep destek olmuştu. Keşke o kadar sert davranıp
kalbini kırmasaydım diye kızıyordu kendine. Kavgalarını unutamıyordu.
-
Neden gitmek istiyorsun , neden?
-
Neden mi? Sen mi soruyorsun bunu. Sanki yaşadıklarımı
bilmiyorsun?
- Kaçıp gitmek istiyorsun sen. Düpedüz oyunbozanlık
yapıyorsun. Kaçınca herşeyin güzel olacağını mı düşünüyorsun.
-
Kaçmaktan başka çarem mi var söylesene.
-
Var tabi. Ben varım. Aşkımızla herşeyin
üstesinden gelebiliriz.
-
Yapma böyle.
-
Sen yapma asıl.
- Herşeyi ardında bırakıp, beni ardında bırakıp
nasıl gideceksin söylesene. Hiç sevmiyor musun beni.
-
Söyleme böyle şeyler. Sevmez olur muyum. Herşeyden
çok seviyorum.
-
Hani cesur olacaktık. Birlikle olursa herşeyin
üstesinden gelebilirdik.
-
Yine birlikte oluruz sen de gel benimle birlikte
gidelim.
-
Gelemem biliyorsun. Sen kal.
-
Kalamam biliyorsun.
Kavgadan sonra
aynı evde yaşamaya başladıklarından beri ilk defa ayrı yatmışlardı. Ali bütün
gece uyuyamıştı. Gidip Ersin’e sımsıkı sarılmak istemiş ama yapamamıştı. O da
biliyordu gitmesi gerektiğini, artık burda kalamayacağını ama anlamak
istemiyordu. Böyle kaçarak yaşamak ona çok zor geliyordu, kendin olamamak,
istediği gibi davranamamak, sürekli baskı görmek, aşağılanmak çok ağırdı. İnsanca
yaşamak istiyordu, cinsel tercihi yüzünden aşağılanmak istemiyordu.
- Kal burda mücadele edelim. Aşkımızın gücünü
eninde sonunda herkes anlayacak baban bile. Ersin böyle demişti sabah
uyandıklarında.
-
Kalamam biliyorsun.
-
Ama ailen. Ailen artık herşeyi biliyor.
-
Evet biliyor ama bildikleri kabullendikleri anlamına
gelmiyor.
-
Ama gösterebiliriz, anlatabiliriz, bıkmadan
usanmadan anlatırsak bize hak verirler.
-
Benim ailem seninkiler gibi değil. Asla kabul
etmezler beni.
-
Yapma böyle onlar senin ailen.
-
Asla kabul etmez babam. Mümkün değil. Biricik oğlunun....
Yüzkarasıyım ben onlar için.
-
Yapma. Vazgeçme benden, bizden.
-
Vazgeçmiyorum.
-
Vazgeçiyorsun.
Ersin kapıyı çarpıp çıkmıştı. Arkasından bakakalmıştı. Ayakları sanki taş
kesmiş yürüyememişti, dili sanki lal
olmuş konuşamamış gitme diyememişti. Ersin gitme, beni böyle bir zamanda
bırakma, sana ihtiyacım var diyememişti. İki gündür evde yalnızdı. Buna alışmam
gerek bundan sonra hep yalnız olacağım
diye düşündü.
Düşüncelerinden sıyrılarak posta kutusunu açtı yeni bir mail gelmişti
diye baktı. En son sayfayı tekrar yenilediğinde maili gördü. Hızlıca okudu
başvurusu kabul edilmişti. Önünde yeni
bir hayat onu bekliyordu. Kimsene birşey saklamadan özgürce yaşayabileceği yeni
bir hayat. Hemen Ersin’e durumu haber vermeliydi. Heyecandan kalbi durmak üzereydi, Ersin’in
numarasını zar zor tuşladı.” Aç, hadi aç telefonu, sana mutlaka ulaşmam gerek.”
Telefonu cevap vermiyordu. Hızlıca giyindi
onu nerede bulacağını biliyordu.
Apartmandan hızlıca çıktı, biran önce Ersin’e ulaşması gerekiyordu. Aliii diye
bir çığlık onu durdurdu. Dönüp arkasına baktığında babasının ağlayan yüzünü
gördü, babam neden ağlıyor acaba diye düşünmesine fırsat kalmadan iki el silah
sesi hayatı dondurdu, umutları tüketti. “Ersin
beni eve götür, çok üşüyorum.” Ağzından çıkan son sözler bu oldu. “Ersin beni
eve götür.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder