24 Mayıs 2019 Cuma

Beni Ara

Vardığınızda beni ara” Gözleri endişeyle bana bakıyordu. “Merak etme…ararım” dedim. Hiç yüzüne bile bakmadan eşyalarımı hazırlamak üzere yatak odasına gittim, bavulu uzun süre durduğu dolaptan çıkardım, yatağın üstüne koydum. Normalde çok kızardın böyle yapmama ama o gün kızmadın sadece kapının pervazına yaslanıp sessizce beni izledin. Bense eşyalarımı toplamaya her zaman yaptığım gibi ilk olarak kazaklardan başladım. Bavulun en alt kısmına kazaklarımı koydum düzenli bir şekilde. “Sadece üç gün gideceksin sence de o kadar kazak fazla değil mi?” Diye sordun bana delici bir sessizliğin ardından. “Bu mevsimde soğuk olur biliyorsun, çok üşürüm ben.” Dedim sana kafamı yaptığım işten bir saniye bile kaldırmadan. Kazaklardan sonra pantolonları, gömlekleri koydum. Boş kalan yerlere çorapları, iç çamaşırlarını sıkıştırdım. O esnada kapının zili böldü aramızdaki garip gerginliği. Sessizce ayaklarını sürterek kapıyı açmaya gittin.

“Geç içeri Hale de hazır olmak üzere.”
“Rahatsız etmeyeyim”
“Yok. Gel”

İkiniz sessizce salona doğru yürürken ben de elimde bavuluma sevdiğim kitapları koyuyordum hani şu senin hiç okumadıkların. Okumamak için inat ettiğin kitaplar. Yüzümdeki heyecanı sana belli etmeden yanınıza geldim, yavaşça sokularak karşınızdaki koltuğa oturdum.

“Hazırsan gidelim mi, yol uzun ancak varırız” dedi Ali. Gözlerini halının desenine sabitlemiş sadece dudakları oynuyordu konuşurken. Sanki yüzüme baksa olan biteni itiraf edecekmiş gibi hissetim. Ben de onun baktığı gibi halıya sabitledim gözlerimi, belki onun ne aradığını bulabilirim düşüncesiyle.
“Hazırım” dedim sadece gözlerimi halıdan ayırmadan.
Üçümüz birden aynı anda kalktık ayağa. Ali önden çıktı. “Merak etme sadece üç günlük bir iş gezisi, sağ salim sana geri getiririm merak etme” dedi sana, çıkarken. Sense boş gözlerle ona bakarken bunun bir veda olduğunu biliyor gibiydin. Sarıldım sana son kez giderken. Konuşmadık, sanki tüm kelimeleri son bir yılda tüketmiş gibiydik. Elimi tuttun öptün usulca. Kapıdan çıkarken arkamdan ne kadar süre baktın bilmiyorum.

O günün üzerinden yıllar geçti. Ali yok artık yanımda, kimse yok aslında. Birkaç kişi olduysa da yürümedi. Belki ben hatalıydım, belki onlar, belki de kimsenin suçu değildi. Hala aynı yerde çalışıyorum, hala sardunyalara bayılıyorum ama yaşatamıyorum bir türlü. Ne yaptıysam olmadı. Belki senin dediğin gibi ben belki de yaralarımı tamir edip bir türlü iyileşmek istemiyorum, belki de uzun süreli ilişkilerin insanı değilim, bağlanamıyorum bir türlü. Elimde solgun çiçekler, kulpu kırık bardağım masanın üstünde, tamir edemediğim yaralarımla bir başıma bu evde otururken anlıyorum bana ne demek istediğini. Yalnızlığım benim vazgeçemediğim en kadim dostum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder