17 Haziran 2017 Cumartesi

Prenses

Bir varmış bir yokmuş. Güzeller güzeli bir prenses varmış ama çok mutsuzmuş. Çünkü ellerinde yaralar varmış. Babası kızının durumuna çok üzülüyor dünyanın dört bir yanından çareler arıyormuş.  Kız her seferinde umutlanıyor ama çabalar sonuç vermeyince daha da umutsuzluğa kapılıyormuş. Kız kimle tanışsa ilk önce ellerine bakıyor bazen de dalga geçiyorlarmış. Zamanla kızın elindeki yaralar tüm vücudunu sarmış. Kız artık utancından dışarı bile çıkmak istemiyormuş. Artık bu duruma daha fazla katlanamayan kız cebine taşları doldurup nehir kenarına inmiş. Nehire doğru eğilmiş derin bir nefes almış gözyaşları karışmış nehire. O sırada nehir dalgalanmış bir suret belirmiş. Kızın bu güzellik karşısında dili tutulmuş. 


       -Nice zaman sonra sen kimsin diyebilmiş. 

      -Ben senim demiş suret. Nasıl olur demiş kız ben bu kadar değilim ki.

     - At cebindeki taşları gel yanıma sana göstereyim. Kız hepsini atmış tek tek sonra nehire girmiş. Soğuktan biraz ürperse de devam etmiş. Kendini bana bırak gözlerini kapat demiş suret. Kız denilenleri yapmış. Tüy gibi hafiflemiş nehirle birlikte yüzüyormuş. Daha önce hiç hissetmediği bir huzur hissetmiş. 


      -Daha önce neredeydin demiş kız.               Ben hep burdaydım sen yeni gördün demiş suret. Sessizlik içinde yüzmüşler. Hadi artık gitme vaktin geldi demiş suret. Kız hiç gitmek istemiyorum demiş. Gitmek zorundasın demiş suret. Kız istemeden de olsa çıkmış nehirden. 


         Ben hep senin yanındayım demiş suret hiç korkma. Kız o günden sonra hiç korkmamış, vücudundaki yaralardan hiç utanmadan insanların arasına karışmış, istediğini giymiş. Kendini olduğu gibi kabul edince insanlar da onu öyle kabul etmiş. Zaman içinde kızın yaraları iyileşmiş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder