1 Eylül 2016 Perşembe
Umudunu Kaybeden Adamın Hikayesi
Marika- 3 Büyük Aşkların Yıkımları Büyük Olur
18 Ağustos 2016 Perşembe
Marika-2 Kadın Aşık Oluyor
3 Ağustos 2016 Çarşamba
Marika-1 Yabancı Kadınla Karşılaşma
28 Temmuz 2016 Perşembe
I ❤️ Paris
darbe girişiminden sonra uçağımız cumartesi kalmadı ve bir gün gecikmeli gittik. Neyse geç olsun güç olmasın dedik ve yola çıktık.
Ara sokaklarda bol vakit geçirip birbirinden güzel dükkanlara hayran kalıyoruz. Artık bir sonraki durağımız olan Brugge için tren biletlerini almamı ızın vakti geldi. Daha önce internetten biletlere baktığımda çok pahalı gelmişti ve almamıştık. Orda bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu görüyoruz. 2 kişi Paris Brugge arası 160 Eur veriyoruz tren biletlerine içimiz acıyor resmen. Bizim pahalı bulup almadığımız biletler 80 eur idi. Biletlere 2 katı ücret ödemekten moralimiz bozulsa da kendimizi çabuk toparlıyoruz gezmeye devam ediyoruz.
15 Temmuz 2016 Cuma
Yeşil Kazak
13 Temmuz 2016 Çarşamba
Yüzleşememe Korkusu
11 Temmuz 2016 Pazartesi
Tatil Hiç Bitmese Olur Mu?
8 Ocak 2016 Cuma
Ersin'in Hikayesi
7 Ocak 2016 Perşembe
Beni Eve Götür
5 Ocak 2016 Salı
Eski Hatıralar
28 Aralık 2015 Pazartesi
Zor Bir Gün
Ayla alışveriş merkezinin otaparkına son hızla girerken uykusuzluktan gözleri kapanmak üzereydi. Uykusuzluğunun sebebi olan küçük canavar arkada koltuğunda mışıl mışıl uyumaktaydı. Evde de böyle uyusan ne güzel olur diye düşündü. Arkadaki bebeğe bakarken güçlü bir korna sesiyle kendine geldi.
Siyah cipinin içindeki kadın yarı beline kadar camdan dışarı çıkmış, avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Ne olduğunu anlamayan Ayla kadına mı kızsın arkada sesten uyanan bebeği mi sutursun şaşırıp kalmıştı. Kadını görmezden gelerek aceleyle ilk bulduğu yere arabayı parketti ve bebeği arabasına koyup hızlı adımlarla avmye doğru yol aldı. İçeri girdiğinde hala eli ayağı titriyodu sinirden. Bebek hala sakinleşmemiş,ağlamaya devam ediyordu. Doğduğundan beri bebeği sürekli ağladığı için artık bu ağlamalardan bıkıp usanmıştı. Biraz hava alayım belki bebek biraz olsun uyur diye düşünerek evine en yakın avme gelmişti.
“Eskiden hava almak için parka giderken şimdi avmlere tıkıldık kaldık. Nefret ediyorum kapalı alanlardan avmler bizi tek tip yaşam düzenine alıştırmak için kurulmuş deney alanları. Sürekli tüketmek üzerine kurulmuş çılgın fabrikalar. Ben bu düzeni reddediyorum. Semt pazarlarına noldu. Hala varlar ve biz gittikçe var olmaya devam edecekler. Hele insanlar hafta sonu etkinliği olsun diye çocuklarıyla gelmiyorlar mı uyuz oluyorum. Gidin açık havada gezin, park bahçelere yeşil alanlara gidin çocuklar özgürce koşup oynasın. Alıştırmayın şimdiden çocukları tüketim çılgınlığına. ” Eskiden böyle düşünüyordu. Çocuktan önce. Ahhh. Çocuk öncesi ve çocuk sonrası. Asla büyük konuşup ahkam kesmemek lazımmış onu öğrenmişti. Şu an daha önce söylediği tüm lafları yutarak gelmişti buraya, biraz gezmeye hava almaya çok ihtiyacı vardı. İki aydır evde tıkılıp kalmıştı artık duvarlar üstüne geliyor, boğulmak üzere olduğunu hissediyordu.
Bebek ağlamaya devam ettikçe tüm insanların ona bakıp ne kötü bir anne bak çocuğunu susturamıyo bile dediklerini düşünüp bu durum daha çok gerilmesine sebep oluyordu. Eskiden nerde ağlayan bir bebek görse sinirli gözlerle kadına doğru bakar, çocuğu biran önce susturması gerektiğini hissettirirdi. Sanki o bakmaya devam ettikçe bebek susacakmış ya da anne susması için gerekli çabayı gösterecekmiş gibi geliyordu ona. “ Şu halime bak ağlıyor ve ben onu susturamayacak kadar acizim” diye söyledi.
İlk iş büyük kahve zincirlerinden birine oturmak oldu.Biraz sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Kendine en sertinden bir kahve söyledi. Oturduktan sonra etrafına bakındı çevresinde ona bakan sinirli gözler var mı diye. Hafta içi ve sabah erken saat olduğu için avm sakindi. Hafta sonu olsa tıklım tıklım olur oturacak yer bile bulamayabilirdi. Mekanik hareketlerle çantasından bebeğin biberonu çıkardı ve ağlayan bebeğine verdi. Karnı acıkmış olabilirdi. Ama bebek ısrarla biberonu istemiyor, çığlıkla ağlamaya devam ediyordu. Ayla bu duruma iyice sinirlenmişti. Karnı aç değilse neden ağlıyordu peki. Canhıraş bir şekilde bebeğin biberonu almasını sağlamaya çalışırken orta yaşlı bir kadın yanına gelerek “Yardımcı olmamı ister misiniz? “ diye sordu.
Kadının yumuşak tavrı Ayla’yı can evinden vurmuştu. Gözyaşlarını durduramıyordu artık. Hiç tanımadığı bir kadının yanında var gücüyle ağlıyordu. Kadın bebeği kucağına aldı sakinleştirdi, uyuttu. Ayla hala ağlamaya devam ediyordu.
“Ne kadar güzel bir kızınız var maşallah. Adı nedir?” diye sordu kadın Ayla biraz sakinleşince. Hala içini çeken Ayla, Naz diye cevap verdi. Kadınla göz göze geldğinde sabah otoparkta ona bağıran kadın olduğunu görünce utancı daha da arttı. Hem bir türlü susturamadığı bebeğini susturmuş hem de onun yanında ağlamıştı.
Kadının sözleri Ayla’yı için için ağlatmaya yetmişti. Beraber kahve içip derin bir sohbete dalmışlardı. Ayla hiç tanımadığı bu kadına sırf çocuğu evliliğini kurtarmak için doğurduğunu ama kızının işleri düzeltmek yerine daha kötü yaptığını, ne kadar mutsuz olduğunu anlatıp bir yandan ağlamaya devam ediyordu. Uzun zamandır kimseye anlatmayı şeyleri anlatırken kendi bile şaşırıyordu bu duruma.